Bugün iş yerinizde ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz? Yapmanız gereken bütün o görevlerin üzerinizde oluşturduğu stresle nasıl başa çıktınız? Belki pazartesi günüydü ve sendromların kol gezdiği bir ortamdı… Severance dizisi size farklı bir dünya sunuyor. İş ve özel hayatın birbirinden bıçakla kesilmişçesine ayrıldığı, distopik bir evrene kapı aralıyor.
Severance Dizisi Ne Anlatıyor
Apple TV+‘ın 18 Şubat’ta ilk bölümünü yayınladığı ve eski usul, haftada bir bölüm şeklinde ilerleyen Severance dizisi, ilk bölümünden itibaren ses getirmeyi başardı. Ben Stiller ve Aoife McArdle yönetmenliğinde tamamlanan birinci sezonu izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
İlk Sahne
Dizi bir kadının toplantı masasının üzerinde yüz üstü ve bilinci kapalı bir şekilde uzanmasıyla başlıyor. Helly R odadaki megafondan kendisine yöneltilen bir takım sorularla kendisine geldiğinde ne kadar şaşkın olduğunu fark edebiliyorsunuz. Film hakkında hiçbir şey okumadan ya da izlemeden ilk bölümden başlayan ben için Testere gibi bir başlangıcı andırmıştı.
Yönlendirilen hiç bir soruya doğru cevap veremeyen Helly R, mükemmel bir sonuçla yeni işinin oryantasyonuna başlamış oluyor.

Genel Akış
Dizideki karakterler içsel ve dışsal olarak iki kişiliğe ayrılıyorlar. Lumon Şirketi’nde çalışan bu kişiler beyinlerine yerleştirilen bir implant ile kişiliklerini bölüyor. İşe giden kişilik (içsel) ile dışarıdaki (dışsal) hayatına devam eden kişilik birbirini kesinlikle hatırlamıyor.
Helly, yeni atanan Mark’ın yöneticiliğinde Makro Veri Düzenleme adında bir takımda, dördüncü kişi olarak çalışmaya başlıyor. Ancak içseli bir süre sonra orada çalışmak istemediğine karar veriyor. Dışsalına istifa etmek istediğini iletse bile negatif bir dönüş alıyor. Bu şekilde başlayan ofis hayatında Helly ve ekibin kaynaşmasını izlerken, dış dünyaya dair sadece Mark’ın deneyimlerini görüyoruz.
Karısı öldüğü için günün sekiz saatinden kaçmak isteyen Mark’ın depresif hayatına dair keşfettiğimiz her parça bizi heyecanlandırıyor. Hele bir gece vakti şirketten ayrılan Petey’i dışarıda görmek ve onun içselini hatırladığını anlamak zaten ilginç olan konuya yeni bir heyecan getiriyor.
Severance Kelimesi Ne Demek?
Severance Türkçe’ye “ayırma” olarak çevrilebilir. Kastedilen tabi ki zihnin ayrılması. Bu sebeple kelimenin manasını bilmeseniz bile ilk bölümden sonra net olarak anlıyorsunuz.
Yapılan cerrahi operasyon ile zihin öylesine keskin ayrılıyor ki, dışsalınız aslında hiç çalışmıyor. Günün sekiz saati, Lumon Şirketindeki asansöre bindikten sonrası onun için yok. Her günün bir miktarını vererek sadece para alıyor ve aslında çalışmıyor gibi hissediyor. Çünkü hatırlamıyor. Fakat buna karşılık içseli de asla ve asla çalışmaktan başka bir şey yapmıyor.
Her gün gözlerini asansörde açıyor ve yine asansörde kapatıyor. Günün on altı saati onun için yok.
İçseller İçin Dünya Nasıl?
İlk bakışta fark edilemese de dizinin ilerleyen bölümlerinde içsellerin bakış açısına ara ara değiniliyor. Aslında onların 2 – 3 yaşında birer bebek oldukları, bilgi ve düşünebilme kabiliyetlerinin kısıtlı olduğunu görüyorsunuz. Mesela şirket talimatlarından başka kitap okumamışlar, kendileri asla bir kıyafet seçimi yapmamışlar, yemekler onlar için kısıtlı bir alan ve belki de en kötüsü dış dünyaya dair bir şey bilmiyorlar.
Bir sahnede takımdakiler dışarıdaki dünya hakkında tahminlerde bulunuyor. Yaptıkları işin (ki onun da ne olduğunu bilmiyorlar) hangi amaçla yapıldığını sorguluyorlar.
Düşünebiliyor musunuz? Belki dünya yok oldu ve kıyamet sonrası dünyada yaşıyorsunuz. Belki dünyada değil, Mars’ta yaşıyorsunuz… Her şey mümkün. Çünkü hiç bilgi yok.
İş ve Özel Hayat Dengesi
Diziyi izledikçe anladım ki, iş ve özel hayat kesinlikle denge gerektiren bir şey. Onları birbirinden ayırmayı profesyonellik olarak nitelendirdiğimiz zamanlar artık geride kalıyor. Başarılı Olmak, iş yerinde işe; evde de eve odaklanmak değil. Bunu dengeye koymak bizi başarıya ve huzura götürecektir. Pekala bazen eve gelince işle alakalı bir konuyu düşünebilmeli zihnim daha uygunken çözüm arayabilmeliyim. Bunun tam tersi olarak da iş yerindeyken özel hayatım ile ilgili konuları arkadaşlarımda tartışabilmeliyim.
Bu profesyonellikten çıkmak değil, denge oluşturmaktır. Konu ile alakalı yazılmış çok güzel yazılar mevcut. Mesela kendi güncel durumunuzu analiz etmek için bu yazıya ve dengeyi nasıl geliştireceğinize dair bu yazıya bakabilirsiniz.
Kariyerim boyunca eşimle çok fazla işimle alakalı konuştum. Birçok problemi onunla sohbet ederken daha net görebildim. Keza iş yerinde de özel hayatımla ilgili pek çok konuya yeni bakış açıları kazandım. Fakat buradaki altın kelime “ihtiyaç duyduğum” olmalı diye düşünüyorum. Birisi beni zorladığı için iş yerinde özel hayatımı konuşmak istemem ya da özel hayatımda işimle alakalı sorgulanmaktan hoşlanmam.
Siz Severance hakkında ne düşünüyorsunuz? İmkanınız olsa bir içsel oluşturmak ister miydiniz?
Not: Sezon ikinin onayı alındı ve ikinci 10 bölüm yolda.