Bugün sizlere iş hayatımda neredeyse her gün kullandığım bir uygulamadan bahsedeceğim; Miro App. Her gün diyorum ancak bu uygulama iş hayatımın tamamında yoktu. Pandemi ile beraber uzaktan çalışma sistemine geçtikten sonra keşfettim.
Miro App İçin Kendi Tanımları
Evet, uygulamamızın adı; Miro! Miro App olarak da geçmektedir. Ben anlatım sırasında yer yer App, yer yer de Uygulama kelimelerini kullanacağım. Ancak hepsi aynı şeyi temsil ediyor.
Kendi tanımlarıyla “Çevrimiçi Beyaztahta“. Çok da yerinde bir tanım bana göre.
Okullardaki beyaz tahtaları bilirsiniz. Okullarda olan bu çalışma aracı iş dünyasında da çokça kullanılır. Seyyar bir beyaz tahtanın karşısına geçip fikirlerinizi üzerine yazarsınız ve iş için gerekli bir konuyu tartışırsınız. Bir beyin fırtınası yaparsınız ve insanların ellerindeki yapışkan not kağıtlarını beyaz tahtaya yapıştırmalarını istersiniz. Kağıtları gruplarsınız, özetler çıkartırsınız. Sabah toplantıları için notlar alabilir ve yapılacak işleri bu tahtadan yönetebilirsiniz.
Pandemi ile beraber bütün iletişimimiz çevrimiçi görüntülü görüşme programlarının limitleri kadar olduğundan dolayı bu beyaz tahta egzersizlerini yapamaz olduk. Halbuki bu egzersizler hem ekibiniz hem de sizin için çok faydalıdır.
İşte bunların tamamını ve çok daha fazlasını rahatllıkla Miro App üzerinde yapabilirsiniz. Üstelik büyük bir kısmı ücretsiz.
Ücretsiz Hesap Limitleri
Ücretsiz hesabın limitlerini ilk olarak dördüncü bordunuzu açmak istediğinizde görüyorsunuz. Miro her ücretsiz hesaba sadece üç adet ücretsiz bord veriyor. Dördüncüsünü açmak istediğinizde ilk üç tanesinden birisini silmeniz gerekiyor ya da sistem otomatik olarak ilk açılan bordu “sadece görüntülenebilir” moduna alıyor.
Bu limit çok önemli olduğu için en başta paylaşmak istedim. Bunun dışındaki limitleri ilerleyen yazılarda paylaşacağım.
Miro App İle Neler Yapabiliriz?
Fakat bu yazımda Miro App ile neler yapamayız değil; neler yapabiliriz konusuna odaklanmak istiyorum.
İş hayatımda Miro’yu ilk olarak keşfettiğimde -ki Harvard Bussiness Review Türkiyenin bir blog yazısında denk geldim- denemek amacıyla çok fazlaca kurcaladım ve yabancı kaynakları karıştırdım.
Akabinde iş arkadaşlarıma Miro’yu anlatırken hep aynı deyişi kullandım: Burası bir lego dünyası. Burada neler yapabileceklerinizin sınırı, lego ile yapabileceklerinizin sınırı kadar. Yani hayal gücünüz.
Ancak tabi ki kullanılan bazı standartlar mevcut. Uygulama bize önceden hazırlanmış çok fazla taslak sunuyor. Şimdi bunların bir kısmına hızlıca değinelim:
- Beyin Fırtınası
- Mind Map
- Yol Haritası Çizimi
- Kanban Şeması
- Scrum Ritüelleri
- Retrospektif
- Kullanıcı Hikayesi Şeması
- Fibonaççi Ölçeği
- Ürün Yol Haritası
- Daily Toplantısı
- Akış Şeması
- Önceliklendirme Şeması
- Likert Skalası
- Zaman Çizgisi
- Fikir Oylaması
- Balık Kılçığı Diyagramı
- …
Sadece bu saydıklarım bile başlı başına büyük şeyler. Ve dediğim gibi bunlar sadece taslak olarak kaydedilenler. Bir süre sonra kendiniz parçaları birleştirerek, kendinize taslaklar oluşturmaya başlıyorsunuz.
En Büyük Avantajı
İşin en güzel tarafından daha bahsetmedim bile. En güzel kısmı ne, biliyor musunuz? Gerçek zamanlı olarak ekibinizle aynı tahtada bulunabiliyorsunuz.
Birbirinizin imleçlerini görerek çalışabiliyorsunuz. Bir ekip arkadaşınızı kendi bulunduğunuz alana çağırabiliyor ya da kendiniz bir arkadaşınızı takip edebiliyorsunuz.
Bu sayede sanki gerçek bir beyaz tahtanın karşısında, herbirinizin elinde bir kalem varmış gibi çalışma imkanınız oluyor.
Yazı Serisi
Miro üzerinden şimdiye kadar sayısız workshop gerçekleştirdim. Her hafta yayınlanan yeni özelliklerini denemek için özel zaman ayırdım ve sayısız saat ile bu uygulama güzel birikimler elde ettim.
Bu yazı ve video serisi ile de sahip olduğum deneyimleri sizlere anlatacağım. Anlatmak için de sürekli yenilerini öğreneceğim.
Miro uygulamasına kısa bir giriş yaptık. Eminim şuan üye olup denemeye başlamak için sabırsızlanıyorsunuz.