İnanç her birey için farklı olabilir. Sonuç olarak insanoğlunun ‘özgür irade’ diye bir olgusu var. Bu yüzden genelde spesifik bir din adına konuşmayı sevmem. Her dinin ‘özünde’ aynı şeyi söylediğine inanırım. Lakin geriye kalan ‘öz’ ve kalandan alınan ‘ders’ insanlara, ‘insanlığı’ unutturmuş gibi. Ya da bazılarına hiç hatırlatmaya dahi yetmemiş.
Her zaman insanlarla iyi geçinmeyi seven birisi oldum. İçimde farklı insanları, farklı yaşamları tanımaya yönelik bir açlık vardı ve bunu insanları dinleyerek gidermeye çalıştım. Gelebildiğim şu yaşımda, az biraz insan tanımışlığım vardır, kendi çapımda. Sadede gelirsek, bir yerden sonra şunu fark ediyor insan; herkes haklı. Herkes yetenekli ve herkes akıllı. Her birey siz onu dinlerken en önemli kişi. Haksızlar mı, belki evet, belki hayır.
Biraz olaya empati kattınızda ‘gıcık’ olduğunuz insanların dahi aslında kendi bakış açılarından haklı olduklarını görebilirsiniz. Böyle görmeye başladıktan sonra da inanın onlara kızasınız gelmiyor. Belki sevmek de gelmiyor içinizden ancak, nefret de hissetmiyorsunuz. Çünkü neye inanırsanız inanın -ya da inanmayın- o kişi sizin inandığınız tarafından yaratıldı. Siz şayet kendi Yaratıcınız’ı seviyorsanız, bence onun Yarattıklarını da sevmelisiniz. Çünkü benim inandığım Yaratıcı -Allah- kötü insan yaratmaz.
“Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü…”

Asırlar öncesinden böylesine güzel sözleri ve onun da asırlarından önce bunun gibi güzel sözleri ve düşünceleri taşıyan insanlar sayesinde dünya hala yaşanılacak bir yerdir. Çünkü dünyayı kötü yapan şey ‘kötülük’ diye tabir edilen değil, o ‘kötülüğe’ hem seyirci kalıp hem de ona ‘kötülük’ diyenler yüzünden kötüdür(Albert Einstein). Siz fesatlığa merhamet gösterdiğiniz sürece insansınız. Siz Yaratıcınızın Yarattıklarını sevdiğiniz sürece güzelsiniz.
Söz konusu bir parça altın olduğunda insanoğlu çamurların içine giriyor. Petrol için yerin dibini kazıyor. Kayıp hazineler ve batık gemiler için nefes alamayacakları okyanuslara dalıyor. Fakat güzelliği, saf güzelliği görebilmek için bir insanın karmaşasını, hayatını ve onun kaldığı imtihanlarını karşısına alamıyor. Bırakın dağı, ilk tepede olduğu gibi geri gidiyor. Anlayamıyoruz bence; insan kelimesinin içerdiklerini, sevgi kelimesinin aslında herkes için olduğunu anlayamıyoruz. İyiyi herkes sever, zor olan kötüyü sevebilmektir ve inanın herkes, ancak herkes kötüyü severse, iyiden başka ne kalır geriye?
Belki hırs, kin, şehvet insanı insan yapanlardandır ancak insanı ‘insanlık’ kelimesine genişletmek için bütün hepsinden sıyrılmak gerek. Keşke derim; çöpten bir teneke ya da plastik parçası arayan bir insanı her gördüğümde, bunu yapmaya mecbur olmasa. Özellikle annem babam yaşımdakiler, hatta daha yaşlıları, bunlara mecbur olmasa. Yardım eden birileri olsa. İnşallah, onlara yardım edebilecek gücüm olduğum gün geldiğinde bütün bunları hatırlıyor olurum hala. Çünkü insanoğlunun hafızası gelecek gelirken, geçmişi taşımayacak kadar aciz. Lütfen sevelim, inanalım ve güvenelim; eğer inandığınız Yaratıcı ‘o’ kişiyi yaratmış ise, o değerlidir. O, sizi yaratan tarafından yaratıldığı için değerlidir.
Hatırlayın, hatırlatın…