Geçen her insan büyüyor ve görüş açımızı geliştiriyoruz. Vizyonumuz, yetkinliklerimiz ve yaptıklarımız bir çığ gibi ilerliyor. Hiç bir şey yapmayan insan da, bir şey yapmayana nazaran deli gibi çalışan insan da sürekli gelişiyor. Teknolojiye ve gelişmeye hem katkı sağlıyor, hem de ayak uyduruyor!!!
Ya da sadece benliğinden bir adım daha uzaklaşıyor.
Geçen gün tez çalışması için gittiği firmadan çıktım. Mesai bitti ve servis alanına gittim. Bineceğim servisi buldum, otobüsün arkalarına doğru bir yere oturdum. Yanıma kimse oturmadı; tam otobüstü ve en fazla 3’te 2’si doluydu. Malum, kıştayız; hava kararmıştı bile. Araç henüz hareket etmeden düşündüm; eve gidince ne yapacağım?
- Biraz dinlen,
- Bilgisayarını aç ve proje ödevin için çalışmaya devam et,
- Arkadaşlarınla takıldığın yerlere ortak çözümler üret,
- Gece bilmem kaçta yat,
- Sabah yine erkenden kalk ve işe git,
- İşten çık eve gel,
- Projeye devam…
Şöyle bir baktım da bitmesi gereken çok proje ödevi, okunması gereken çok makale, karar verilmesi gereken çok iş vardı. Hiç durmadan çalışmalıydım, aynen önceki günlerde de yaptığım gibi. Evdeyken uyku da zaman kaybıydı. Uyuduğum her an aslında yapabileceğim bir iş olabilirdi.
Sonra dedim ki şuan ne yapabilirim?
Otobüsten indikten sonra illa ki bir koşuşturmaca ile işlere devam edecektim. Bende sadece kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapattım. Uyudum. Bütün yol boyunca uyudum. Ne yazık ki(!) Denizli’de yollar İstanbul’daki kadar uzun değil, bundan dolayı uyku safhası kısa sürdü. Ancak o yoldaki uyku, günlerdir yatağımda uyuduğumdan çok daha güzel geldi bana. Çünkü uyku, insanın kafası rahatken güzel oluyor. Ve yolda olmak, diğer işlerin çoğunu yapamayacak olmak bir nebze vicdanda rahatlık, uykuda huzur veriyor insana.
Otobüsten indiğimde İstanbul’un en çok neyini özlediğimi fark ettim; bitmek bilmeyen yollarını. Çünkü gerçek manada uykunuzu alana kadar uyuyabilirsiniz orada. Tabi benim gibi her türlü ortamda uyuyabilme yeteneğine sahip olmanız gerekli. Fakat ben öyle bir özelliğiniz olmasa da İstanbul’da bir süre sonra sahip olacağınıza inanıyorum.
Yani demem o ki, nasıl bir zamana gidiyoruz ki, uyku insanın kendi yatağında değil de, otobüste daha güzel geliyor? Yapılan icadlar, keşfedilen olgular benim kendime daha fazla zaman ayırmama olanak vermiyorsa neye yarar ki? İnsanların daha hızlı yemek yemelerini sağlayacak bir şeyden önce daha huzurlu yemek yiyeceklerini sağlayan bir şeyi bulmak daha doğru değil midir sizce de?
Her proje haftası gibi yine kafamda deli sorular. İnsana finaller gelse de rahat etsek dedirten olaylar… Yine de bir şeyler yapabiliyor olmak güzel.
Uyumak için güzel bir yer olarak sizlere toplu taşıma araçlarını öneririm. Kitap da okuyabilirsiniz tabi ancak sadece metro, tramvay gibi demir yollarında okuyabiliyorum, diğerleri mide bulandırıyor. O yüzden otobüsler uyumak için mükemmel yerler. Hele bir de yol dümdüzse… Değmeyin keyfime…
Keyifli uykular.