Haziran 2019’da, ufak bir tatil için plan yapmaya başladım. Plan ilk etapta yurt içi ile başladı. Fakat ilerledikçe bir Avrupa Gezisi oldu. Bu yazımda da, Roma, Venedik, Bologna ve Berlin şehirlerini içeren bir Avrupa gezisi özeti paylaşacağım. Bir gezi rehberi olabilecek kadar ayrıntılarla doldurmaya çalıştım. Bu sebeple biraz uzunca.
Dünya Gördükçe Güzel
Özeti hazırlarken benim için önemli olan ve sizler için önemli olabileceğini düşündüğüm noktaları toparlamaya çalıştım.
Gezi Planının Yapılması
Yukarıda da yazdığım gibi ilk başta yurt içinde bir yerlere gitmeyi düşünüyordum. Ancak sonrasında uygun bulduğum uçak fiyatları beni yurt dışına yönlendirdi.
Hedefimde bir ülke ya da şehir yoktu. Sadece yeni keşfettiğim Google Flight aracını açtım ve tarihimi seçip plan yapmaya başladım.
Plan yapma sürecinin büyük kısmını bu yazımdan okuyabilirsiniz. Bütün süreç, yani plan süreci, yaklaşık 2 hafta sürdü. Rota oluşana kadar birçok yaz-boz yaptım. Sonunda da en optimum planı elde ettim.
En azından öyle düşünüyordum.
Yola Çıkış Hazırlıkları
Eğer minimum maliyetli bir Avrupa Turu yapmak istiyorsanız, yola çıkış hazırlıkları konusunda biraz zaman harcamalısınız. Yola çıkmadan önce düşünmeniz gereken birçok nokta var.
Bütün bu noktaları da ayrıntılı bir şekilde anlattığım bir yazı hazırlayacağım. Fakat burada da bir özet bulabilirsiniz.
Ön hazırlık aşaması 2 temel kısımdan oluşmaktadır.
Pasaport ve Schengen Vizesi Almak
İş seyahatlerimden ötürü benim mevcutta pasaport ve süresi hala var olan bir Schengen vizem vardı. Fakat eşim için pasaport ve vize almamız gerekiyordu.
Pasaport alımları Nüfus Dairesi’ne geçiş yaptıktan sonra uzun süre sonra gelen randevular tarihe karıştı. Artık pasaport almak bütün işlemleri hızla yapabilirseniz 3-4 gün sürüyor. Yani randevu almak için Nüfus Dairesi sitesine girdiğiniz an ile pasaportun elinize geldiği an arasında -bulunduğunuz yere göre- 3-4 gün var.
Vize tabi ki biraz daha karmaşık olabiliyor. Bizim Avrupa gezisi İtalya’dan başlayacaktı ve en uzun orada kalacaktık. Bu sebeple İtalya üzerinden Schengen Vizesi almamız gerekiyordu. Alınan bu vize ile Almanya’ya girmek ise bir sıkıntı olmayacaktı.
Türkiye’de İtalya vizesi almak istiyorsanız iData aracı kurumunu kullanmak mecburiyetindesiniz. Bu aracı kullanma işi maliyeti biraz arttırsa da bütün işlemleri kendi başınıza yapabilme özgürlüğü veriyor size. Site içinde bulunan belgeleri hazırladıysanız endişe edecek bir şeyiniz yok. Ben eşime sponsor olduğum için ek olarak bazı belgeler istediler. Ancak yeterince hızlı olarak geri döndüğünüz takdirde anlayışla karşılıyorlar.
Tek seferde vizemizi aldık. Resmi izinler tamamdı.
Şehir Araştırması ve Çanta Hazırlıkları
Vize süreci ilerlerken diğer hazırlıklarımız da başlamıştı.
Ön hazırlıkların temelini araştırma yapmak oluşturuyor diyebiliriz. Gideceğiniz şehir hakkında bulabildiğiniz bütün bilgileri mutlaka toplayın. Aşağıdaki soruların cevaplarını bulduğunuzdan emin olun.
Şehir Araştırmaları
- Şehre nereden giriş yapacaksınız? Havalimanı, tren garı, otobüs terminali…
- Şehre giriş yaptığınız yer ile konaklayacağınız yer arasında nasıl ulaşım sağlayacaksınız? Otobüs, metro, tramvay, yürüyerek.
- Konaklayacağınız yere nasıl giriş yapacaksınız? Kapı zili mi var? Gideceğiniz saat, konaklayacağınız yerdeki kişiler tarafından biliniyor mu? Bir otel tabelası mevcut mu?
- Konakladığınız yer ile şehrin gezilecek yerleri arasındaki ulaşım nasıl sağlanacak?
- Kullanacağınız ulaşım bilgisi için lütfen şehrin ulaşım ağının olduğu bir harita edinin. Ücretlendirme tarifeleri bulun. Yerel halk ile konuşun ve tur rotası izleyen tramvay, otobüs bulun. Genelde 15-20€ ile katılabileceğiniz tur rotalarını 1-2€ bileti olan otobüslerle gezebilirsiniz. Her şehrin bilet sistemi farklıdır; mutlaka öğrenin.
- Araştırma kısmında şehre kaç saat ayıracağınızı iyi tahmin etmeye çalışın. Bu tahminde birkaç girdi etkili olur:
- Ne ile gezeceksiniz?
- Görülecek yerler arası mesafe nasıl?
- Nasıl yemek yiyeceksiniz?
- Gün doğumu, gün batımı, gece manzarası gibi görülecek şeyler mevcut mu?
- Müzelere girecek misiniz?
- Son olarak da şehri nasıl terk edeceksiniz? Mutlaka yerel halka kaç saat önceden garda ya da havalimanında olmanız gerektiğini sorun. Bölgesel ve zamansal olarak durumlar değişebiliyor.
Çanta Hazırlıkları
Şehir hakkında araştırmanızı yaptıktan sonra yapmanız gereken işlerden birisi de yanınıza alacağınız çantanızı hazırlamaktır. Uygun uçak biletleri bulduğum için yanımda valiz götüremezdim. Bu sebeple ben de aşağıda gördüğünüz 2 çantayı aldım. Birisi benim, diğeri de eşim için.
Bendeki yaklaşık 9, eşimdeki de 5 kilogramdı. Yani oldukça minimum eşya ile yola çıkıyorduk.
Çanta içinde ne olması gerektiği üzerine bir liste hazırladık ve o listeyi sırasıyla tamamlamaya çalıştık. Mesela giderken yanımıza Türkiye’den bisküvi ve benzeri atıştırmalıklardan mutlaka aldık. Ani bir yağmur anında üzerimize giymek için giyilebilir yağmurluk aldık. Kitap, kalem, defter, peçete, kıyafet, minik havlu gibi şeyler aldık.
Fakat çanta sınırlarını geçmedik. Gelirken alacaklarınızı da hesaba katın. Bir de sıvıların 100 ml’den düşük ve çanta başına en fazla 10 adet olmasına dikkat edin.
İlk Durak: Roma
Türkiye’den Roma’ya Pegasus’un PC 1225 uçuşuyla gittik. Uçuş Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan gerçekleşti.
Öncesinde Check-In yapmamıştık ancak valiz vermeyeceğimiz için makinelerden Check-In yaptık. Çok da uzun sürmedi. Biletten sonra yurt dışı çıkış harç pulu aldık. Yeni gelen zamlarla beraber 2019 yılı içinde 15₺ olan ücret, 100₺’ye yükseldi. Ek olarak otomat getirmişler ve kredi kartıyla da alabiliyorsunuz. Fiyatın artması -Yaklaşık %660- tabi ki kötü ancak otomasyon güzel bir gelişme olmuş.
Roma’ya uçuş 2,5 saate yakın sürdü. Bizim için Avrupa gezisi Roma ile başladı. Roma’da birden fazla havalimanı var. Biz Fiumicino – Leonardo da Vinci (FCO) havalimanına indik. Havalimanından şehre otobüs ile gittik. İndiğimiz yerden kalacağımız yere kadar yürüdük.
4 odalı, minik bir otelde kaldık. Şehrin çok dışında değilse de kalabalığından uzaktaydı. Doğal olarak biraz daha uygundu. Sahibi Andrea ile yaptığımız sohbet de çok sıcaktı. Roma’yı yürüyerek gezmeyi bize önerdi. Biz de zaten öyle planlamıştık. İki gece orada kaldık ve günde ortalama 23 km yürüdük.
Roma gerçekten de gündüz başka, gece başka güzelliği olan bir şehir. Gittiğimizin ilk akşamında Cadılar Bayramına denk geldik. Sonraki sabah ise büyük bir koşu organizasyonu vardı ancak ne olduğunu tam öğrenemedik.
Pizza yedik. Makarna yedik. Elimizde harita ile sokak aralarında gezdik. Her gördüğümüz çeşmeden su içtik. Her müzenin gişesine kadar girip, geri çıktık.
Vatikan’a gittik. Sistina Şapeli’nin sırasında bir saat 15 dakika bekleyip, İspanyol’ların sıraya kaynak yapma kavgasını izledik.
Çok yorucu ve bir o kadar da eğlenceliydi. Yeri geldi ıslandık, yeri geldi terledik. Gösterilere, kutlamalar, kavgalara ve sanata denk geldik. İlk şehir olarak muhteşem bir deneyimdi.
Trende Bir Gece ve Gondollar Şehri: Venedik
Venedik… Sular altındaki bir şehir. Ama bunu şairane bir söz olması amacıyla söylemiyorum; gerçek manada sular altında.
Ben 2019 Kasım’ının ilk günlerinde orada oldum; 3 Kasım 2019 sabahı. Bu özet yazıda Venedik’e dair kısa notlarımı paylaşacağım ancak en başta söylemek istediğim şu ki, bir şehre ayıracağınız zamanı iyi belirlemelisiniz. Eğer gereğinden fazla zaman belirler ve beklemediğiniz yağış koşullarıyla karşılaşırsanız, ek tren bileti almak zorunda kalabilirsiniz.
Venedik bence günün başlangıcında çok daha güzel bir şehir. Kapalı dükkanların camlarından içeriyi izlemek ve yapılan muhteşem tasarımlar hakkında konuşmak çok eğlenceli. İnsanlar sokağa çıkmaya başladıkça yürümek de, camın önünden kimse rahatsız etmeden içeriyi incelemek de zorlaşıyor.
Bizim için Venedik kesinlikle sular altındaki şehir olarak kalacak. Çünkü oraya gittiğimizde gerçek manada şehirin bazı kesimleri sular altındaydı. Sokaklarda suyun gitmesi gereken yerden su geliyordu. Bazı yerlerde platform vardı ve onlar üzerinden yürüyorduk. Fakat koskoca meydana sığacak kadar kalabalık insan grubu bir platformdan yürümeye çalışınca işler biraz karışıyor ve ilerleme duruyor.
Yağmur başladığı ve her yerde su birikintileri olduğu İçin tren istasyonuna gitmeye karar verdik. Ancak o yağmurda yolumuzu bulmakta çok zorlandık. Haritadan bakıp ilerlemek kesinlikle Venedik için işe yaramıyor. Yapabileceğiniz en güzel şey orada çalışan birilerine sormak. Eğer zamanınız var imkanınız varsa kaybolmak çok eğlenceli. Çünkü her köşede başka bir güzellik var. Ancak bizim gibi yağmur altındaysanız çileden çıkarıcı olabiliyor.
Tren istasyonuna yaklaşık 2 saatte vardıktan sonra bileti değiştirmek istedik.
Bir Aktarma Noktası: Bolonya
Sonraki durak Bologna’ydı. Normalde orada sadece garda uyuyup, şehri biraz görüp, Berlin’e devam edecektik ancak Roma öylesine yorunca Bologna’da bir otel ayarlamıştık. Bu sebeple Venedik’ten de erken ayrılabilirdik. Öyle yaptık. Değişim olmadığı için ek bir bilet aldık ve trene binip Bologna’ya gittik.
Bologna tren garına varınca gördüğüm manzara beni şaşırttı. Oldukça büyük ve kalabalık bir tren garı vardı. Roma Termini’den daha küçüktü ancak daha kalabalıktı. Böylece anladım ki Bologna gerçek manada bir aktarma merkeziydi. Avrupa gezisi yapan onlarca insan buradaydı. Yani bulduğum uygun uçak bileti gibi biletleri bulan sadece ben değildim.
Yorgun olduğumuz için şehri neredeyse hiç gezmedik. Direk bir markete gidip ton balığımızı, ekmeğimizi ve muzumuzu aldık. Otele gidip giriş yaptık ve yemek yedik. Çok tatlı ve şirin bir oteldi. Bir daha o taraflara yolum düşerse o oteli seçeceğim kesin.
Ertesi gün erken kalkmayı ve biraz da olsa şehri görmeyi planlamıştık ancak hem biraz geç kalktık, hem de kahvaltı güzel olduğu için beklediğimizden fazla vakit harcadık.
Uçak için havalimanına gidiş seçenekleri olarak tren garından direk giden tren ve sürekli kalkan otobüsler bulabilirsiniz. Ancak bizim gibi bir gezginseniz, yürümeyi de seçebilirsiniz. Evet, yürümek. Şehirden havalimanına kadar yürüdük. Zaten yürümeye öylesine alışmıştık ki, o 7 km dokunmadı bile.
En Ucuz Uçak Yolculuğu: Rynair Deneyimleri
Seyahatimizin en korkutucu kısmı benim için başlıyordu; düşük maliyetli uçak bileti, Rynair.
Pegasus ile uçmaya alıştık ancak araştırma yaparken öylesine garip vakalara denk geldim ki, korktum. Fakat deneyimleyince öylesine sert olmadıklarını anladım. Yine de bazı kurallara uymanızda fayda var.
- 2 gün kalaya kadar check-in yapamıyorsunuz. Yani seyatinizin ortasında kullanacaksanız sakın unutmayın.
- Eğer ücretsiz check-in yaparsanız yanınızdaki tanıdığınız kişiyi bilerek başka koltuğa veriyor. Ama uçak içinde ayarlama yapabilirsiniz.
- Avrupa Birliği vatandaşı değilseniz mutlaka boarding (biniş) belgenizin çıktısını alın. Kodun okunur olduğundan emin olun. Telefon ekranı değil; kağıt isteyebiliyor karşınızdaki kişi. Yoksa 25€ çıktı parası isteyebilir.
- Eğer valizsiz bilet alırsanız ve büyük bir sırt çantanız varsa problem etmeyin. Bizim sırt çantalarımız da büyüktü ve sıkıntı olmadı.
Bu noktalar haricinde uçuşta hiç bir sıkıntı olmadı. 19€’ya bilet almış oldum. Şimdi bakınca, fazla bile ödemişim.
Kuzeydeki Duvar: Berlin
Avrupa gezisi rotamızda son durağımız da Berlin’di. İlk defa öylesine kuzeye çıktım. Benim için çok soğuk bir deneyim oldu. Ancak şuna emin bir kez daha emin oldum ki, Almanya’da birkaç kelime Almanca ile rahatlıkla yaşarım. Her yer Türk.
Gider gitmez akşam yemeği olarak Türk Döneri yedik. Zaten her yerdeler. Hava soğuk olduğu ve şehir çok büyük olduğu için günlük toplu taşıma bileti almıştık. Metro ile kalacağımız yere gittik. AirBnb kullandık.
Roma’da ufak bir kapıda kalma durumu yaşadığımız için ev sahibiyle uygulama üzerinden görüşüp bütün bilgileri almıştım önceden. Siz de kullanacaksanız, sokak adı, bina numarası ve zil bilgilerini mutlaka isteyin.
Ev sahibimiz Ted beklediğimden çok daha iyi bir insan çıktı. Oldukça uzun sohbetler yaptık. Berlin tarihine dair anılar paylaştı. Duvar yıkılışında 19 yaşında olduğu için olayları birinci ağızdan dinlemiş olduk. Evinin 100 yıllık oluşu ve mükemmel dizaynı da cabası.
Duvarın yıkılışının 30. yıl dönümüne denk geldiğimiz için her yerde kutlamalar vardı. Her şey çok güzeldi.
Şehir gerçekten de çok büyük; metro ağını kullanmak size fayda sağlar. Doğu ve Batı Berlini sokak yapılarından bile anlayabiliyorsunuz. Alman kültürünü çok seven birisi olarak ben oldukça sevdim. Tabi ki hiç bir müzeye girmedik ama sokaklar ve binalar bile bize çok şey anlattı.
Eve Dönüş
Hepsinin sonunda eve dönmek büyük bir rahatlıktı bizim için. 7 günlük bir gezi çok yorucu olabiliyor. Eğer böyle bir plan yapacaksanız kesinlikle 2-3 günde bir, tam gün dinlenme zamanı ayırın derim.
Avrupa gezisi için plan yapmayı ve bunu deneyimlemeyi çok sevdim. Kesinlikle tekrar deneyeceğim.